akademik dini bilgi
  neden seyrani
 

Neden Seyrani?
 
            Gönül  dünyamızı aydınlatan Hakk ve halk şairlerimizden biride de Develili(Everekli) Seyranidir.  Seyrani, çağındaki her türlü yanlışlı­klara karşı koymuş, sarayın kibir ve gururunu, aşk ve şehvet dolu gecelerini yermiş, Anadolu insanının acılarını, yaşam biçimlerini dile getirmiş bir halk ozanıdır. Onun görüşleri, şiirleri, hicivleri, eleştirileri toplumun dertleriydi, ıstıraplarıydı. Onun idealinde, insanın bütün çirkin arzularından soyutlanması, gaddar, yalın, kibirli, bencil, riyakar ruhundan arınması vardı. Onun  tüm yaşamı yozlaşmış idarecilerle, cehaletle, yolsuzluklara dini kisve büründüren ham sofularla mücadelede geçti. O, toplumun acımasız iradesi altında ezilen, bedence ve ruhça bozulan insanların dünyalarını gelecek kuşaklara bir ibret aynası olarak sundu. Kötülük, hırsızlık , zulüm gibi kirli yaşamın tehdidi altında kalan toplumun güven ve istikrar özlemini dile getirdi. Yoksulluğun, haksızlığın, hırsız ve soygunculuğun topluma egemen oluşuna isyan etti.. Halkın çileli yaşamını ve halkı sömürenlerin çirkin dünyasını ortaya koydu.
 Asıl sermaye-i niyabetleri
Emvali eytamdır(yetim malı) ticaretleri
Daveti rüşvete icabetleri
Sıdk ile gönlünün açıklığından.
Seyrani, dini makamı ve mevkii işgal edenlerin ak ile karayı nasıl karıştırdıklarını çekinmeden söylüyordu. Bununla da kalmıyor, keyfince zulmünü icra eden zalim zorbaların topluma nasıl acı verdiğini anlatıyordu. Sosyal ayrıcalıkların, sınıfsal farklılıkların nasıl meydana geldiğini, kanunların güçlüden yana, adaletin zenginden yana nasıl yürütüldüğünü dile getiriyordu. Zor koşullar altında yaşayan yoksulların acımasız bir şekilde kaderine terk edilişini yeriyordu.  
 Seyrani, sanma zengin bir gün olur kudurur
 Malı ile günahların yundurur
 Hacıya hocaya evet dedirir
 Söğütte kavakta biter nar dese.
Seyrani, tüm bunların günahını omuzlarında taşıyacak olanların aydınlar, dalkavuk bilginler, entrika ve rüşvetle yaşamayı meslek edinmiş idareciler, yargıçlar, kadılar, müftüler, halkı aldatan  ve Yaratıcı ile sözcükler düzeyinde tanışık olan şeyh ve dervişler olduğunu söylüyordu.
Müdahin(Dalkavuk)olmasa alemde alim
Ne haddi zulmetmek mazluma zalim
Zalimler zulmünden sonra mecalim
Kalmadı Ya rabbi bende el aman.
        Seyrani,“ Mevkii izzeti serefrâz” olanların  toplumda üst sınıflara nasıl yükseldiklerini ve önemli yerleri nasıl tuttuklarını görüyordu. Gördüğü haksızlıklara karşı da sesini yükseltmeyi bir görev biliyordu. Bu yüzden de olayları ve kişileri yermeden edemiyordu.İstanbul'da bulunduğu süre içinde idarecileri, saray entrikalarını ve seçkinleri yerdiği için de hakkında kovuşturma açıldı; sürgüne yollandı.
            Seyrani, içine düştüğü bu güçsüzlük nedeniyle, yüreğinin derin bir kederle dolu olduğunu biliyordu. Gerçekten de halk ve Hakk için atan nabzında dünya arzusu yoktu. Onun için de yaşamı boyunca yorgun düşmüştü. Ancak maneviyatının sağlam yapısı onu ayakta tutuyordu.
SEYRANI'nin gözü gamla yas imiş
Benim derdim her dertlere baş imiş
Ben bağrımı toprak sandım, tas imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş
 
Seyrani’nin, bütün sıkıntılar ve zorluklar karşısında sevmeye, mutlu olmaya, yaşamaya sevdalı bir bakışı vardı. Ona göre günahtan ve ölümden güçlü olan tek bir şey vardı o da sevgiydi. Bu sevdalı bakışta, ıstırap yolunda döktüğü göz yaşlarının semeresini görmeyi çok istiyordu:
Şehri hakikate doğru gidenin
Ayağı altına yol gönder beni     
Fazilet ilinde şahlık edenin
Rabbim kapısına kul gönder beni.
Not: Bu yazının, bugünün Türkiye’si ile karşılaştırarak okunmasını dilerim.

 

 

 

 
  Bugün 3 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı! by difa99  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol